SABIR ve MÜCADELE
Muhterem kardeşlerim, sabır ve mucadele, insan hayatının kaçınılmaz bir parçasıdır.
Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermek demektir.
Her ibadetin bir vakti vardır.O vakit geçince o ibadetin bir manası kalmaz. İşte sabır ibadetinin vakti de,bir bela veya musibetle karşılaşıldığı zamandır.
Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür"Demiştir. Böylece peygamberimiz, sabır ibadetinin vaktini açıklamıştır. (Buhârî, Cenâiz, 32)
Sabretmek, zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak anlamına gelmez. Bunlara karşı kalben öfke duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir.
İnsanın kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması sabır değil, acizlik ve tembelliktir.
Kardeşlerim”! sabır ve mucadeleyi üç bölümde incelememiz gerekmektedir.
Birincisi:Allah’ın kullarına verdiği doğal afetler,hastalık veya değişik musibetlerdir.(Hz.Eyup gibi)
Bunlar, bir kula isabet ettiği zaman,
Eğer kul bu musibetlere sabrederse, gunahlarının dökülmesine vesile olur.
Eğer isyan ederse de
İmtihanı kaybetmiş olur.
Bu konuya işaret eden bir ayette” Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (2/155)Denilmektedir.
İkincisi ise:İlahi emirlerin yerine getirilmesi için insanın nefsiyle yaptığı mucadeledir. Mesela sabah namazına uyanmak,oruç tutarken açlığa ve susuzluğa tahammul etmek gibi. Veya haramlardan
Nefsimizi korumak gibi.
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. (2/153)
Bu tür hadiselerde sabreden insan,günahlarından temizlenir ve cenneti hak eder.
Üçüncüsü ise:İlahi kelimetullah için mucadele ederken başa gelecek her türlü sıkıntıya tahammül göstermektir. Mesela:islam dinini tepliğ yaparken veya uygularken,başınıza gelebilecek tehdit,siyasi baskı yada ticari ambargo,hapis yada yaralanma gibi Müslümanı sıkıntıya sokan her türlü musibete tahammül göstermektir. İşte bu bölümdeki sabır ve mucadele, asır suresinde cennetlikle cehennemlik insanların arasını ayıran sınır çizgisi olmuştur. Asır suresinde”Asra yemin olsun ki insanlar hüsrandadır.
Ancak, iman edipde salih amel işleyen,hakkı ve sabrı birbirlerine tavsiye edenler müstesna”Denilmektedir.
İşte bu surede,inandığı davasını başkasına tavsiye eden müslümanın,hakkı tavsiye ettiğiği zaman başına gelebilecek musibetlere sabrederse,cenneti kazandığı vurgulanmaktadır.(Tıpkı ammar b.yasir) gibi. Buna işaret eden bir ayette” Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/142) Denilerek, cennetin sabırsız ve mücadelesiz elde edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Çünkü ammar ‘ın annesi dinini yaşamak ve yaşatmak için mucadele etmiş ve bunun neticesi olararak islam düşmanları tarafından, iki ayrı yöne giden deveye ipler bağlanmış ve sümeyye hatunun bacakları birbirinden ayrılarak şehit edilmiştir.
Kardeşlerim, işte inandığı davasını savunurken,kendisine yapılan hertürlü işkenceye ve zulme sabreden sümeyye hatun, ölümlerin en güzeli şehitlikle,
ödüllerin en güzeli cennetle,mertebelerin en yücesi olan cennetil fırdevsle mukafatlandırılmıştır.
Yani cennette peygamberle yanyana olma şerefine ulaşmıştır.
Gelin bizlerde Allah’ın adını yüceltmek için,malımızla canımızla mucadele edelim. Ve bu yolda başımıza gelecek her
ürlü musibeti,cennette bizim için yükselen saraylar ve köşkler olarak görelim.
Rabbim cümlemizi sabru cemil ile kuşatsın.
(www.abdulmetinhoca.com)
,(www.abdulmetinhoca.com)
Tarih : 27 Ocak 2010 Çarşamba
Hit : 6327
|